Bir doğruyu, kendi doğrusunu elinde bulunduran kişinin yanında şeytan bile epey soluk kalır.
Aslında her fikir yansızdır, ya da öyle olmalıdır; ama insan onu canlandırır, alevlerini ve cinnetlerini yansıtır ona; saflığını yitirmiş, inanca dönüştürmüş fikir, zaman içindeki yerini alır, bir olay çehresine bürünür: Mantıktan sara hastalığına geçiş tamamlanmış olur... İdeolojiler, doktrinler ve kanlı şakalar böyle doğar.
Evrenin gevezesidir o, ötekiler adına konuşur, benliği çoğul biçimi sever. Ötekiler adına konuşan kişi ise daima bir sahtekardır. Siyasetçiler, reformcular ve kolektif bir bahaneden yana çıkan herkes üçkağıtçıdır.
Güzel kitapları okumadan öleceğim diye korkuyorum, çünkü kitapları okumak benim için yaşamaktır, onları okumadan ölürsem, yaşamadan ölecekmişim gibi geliyor. (Mum Hala)
Biz hepimiz kıyılarına varılamayan birer ıssız adada yaşayan yalnız insanlarız. (Mum Hala)
Bu yeryüzünün neresinde olursa olsun, herhangibiryerde faili meçhul cinayet, sabotaj, kıyım, yıkım, suikast, bombalama olmuşsa, benim için meçhul denilen fail malumdur: Devlet (Çuvala Doldurulmuş Kediler)
Düşünce özgürlüğünden anlaşılan Hoca’nın hindisi gibi düşünmekse elbette Türkiye’de dışa vurulmamak koşuluyla düşünce özgürlüğü vardır. (Çuvala Doldurulmuş Kediler)
Yeni dünya düzeninin uygar insanları, kendilerini özgür sanan kölelerdir. (Çuvala Doldurulmuş Kediler)
Hepiniz uyuyun. Sonra bir de yaşamak istersiniz. (Biraz Gelir misiniz?)