Galatasaray Lisesi’nin önünde birikmiş kalabal-k, geleni derin ve biraz da hasetli bak--larla süzüyor, sokakların tenhala-masını bekliyordu. Yüzlerinde bir huzursuzluk, bir beceriksizlik ilk bak--ta dikkati çekecek kadar a-ikar ve sabırs-zdı.” “... Kalabal-k Taksim Meydan-”na yürürken geçtişi her yeri yak-p y-k-yordu... Lion yanıyordu. Birisi bütün vitrinleri ate-e vermişti. Binanın içindeki duman, görülebilecek ne varsa hepsini örtmü-tü... insanların yüzünde sevinç vardı. Vitrinler parçalanmış, e-yalar soka-a dökülmü-tü. Müslüman ma-azalar bayrakların- asm--lar ve milli bir sayg- ümidiyle paçay- kurtarmay- amaçlam--lardı...” “Vilayet binas-nın etraf-n- polisler çevirmişti. Adnan Bey, kontrolün elden çıkt--- bu hadisede daha fazla görünmek istemiyordu. ... Küçük bir gözda-- vermenin ölçüleri kaçm--, kısa sürede bir sava- alan- yaratm--t-...” Yılmaz Karakoyunlu Güz Sanc-s-’nda, Türkiye tarihinde kara bir leke gibi duran 6-7 Eylül Olayları’n-, Rum, Ermeni, Yahudi azinl-kların ülkelerini terk etmek zorunda kal--ların-, kendine has üslubuyla roman kurgusu içinde anlat-yor.