"EvliliÄŸin sorunu ÅŸu," diyordu, "her gece seviÅŸtikten sonra sona erer, her sabah kahvaltıdan önce yeniden kurulması gerekir."
Beni en çok üzen ölüm deÄŸil, aÅŸk yüzünden ölmemek,
"Zengin değilim," diyordu, "parası olan bir yoksulum ben; bunlar başka başka şeyler."
insanların her zaman annelerinin onları dünyaya getirdiÄŸi zaman doÄŸmadıkları, yaÅŸamın onları bir kez daha, hem de sık sık kendi kendilerinden doÄŸmaya zorladığı düÅŸüncesine kaptırdı kendini.
"Ne soylu kentmiÅŸ ki," diyordu "dört yüz yıldır yok etmeye çalıştığımız halde, baÅŸaramıyoruz.
Yılmıyordu; çünkü dünyayı yerinden oynatabilecek bir ferahlık soluÄŸuyla esinlenmiÅŸ gibi duyumsuyordu kendini.
"SavaÅŸ daÄŸlarda," dedi. "Kendimi bildim bileli kentlerde insanlar kurÅŸunla deÄŸil, kararnamelerle öldürülüyorlar."
İnsanın sevdikleri tüm eÅŸyalarıyla birlikte ölmeli.
EvliliÄŸin büyük felaketlerinden kaçınmanın, günlük küçük mutsuzlukları gidermekten daha kolay olduÄŸunu bilselerdi, yaÅŸam ikisi için de çok daha baÅŸka olurdu. Ama birlikte öÄŸrendikleri bir ÅŸey varsa, o da, bilgeliÄŸin bize artık hiçbir ÅŸeye yaramadığı bir zamanda geldiÄŸiydi
Kim olursa olsun, herkes kendi ölümünün sahibidir; o an gelip çattığında yapabileceÄŸimiz tek ÅŸey, insanların korkusuz ve acısız ölmelerini saÄŸlamaktır