Dünyayı kurtaracak bir şey varsa, o da Kargaşa Projesi olacaktı. Kültürel bir buzul çağı. Vaktinden önce başlatılmış bir karanlık çağ. Kargaşa Projesi sayesinde insanlık, dünyanın kendini toparlamasına yetecek bir süre boyunca eylemsizliğe mahkûm olacaktı.
Anarşiyi haklı çıkarıyorsun. Ona anlam kazandırıyorsun.
Dövüş kulübünün memurlar ve kuryeler için yaptığını Kargaşa Projesi medeniyet için yapacaktı. Dünyayı daha iyi bir yere çevirebilmek için medeniyeti altüst edecekti.
"Bir düşün," dedi Tyler, "mağaza vitrinlerinin yanından geçerek geyiklerin izini sürüyorsun. Askılar dolusu şık elbise ve smokin oldukları yerde küflenip kokuşuyor. Ömrünün geri kalanı boyunca deri giysiler giyiyor ve Sears Kulesi'ni sarmalayan bilek kalınlığındaki sarmaşıklara tutunarak yukarı tırmanıyorsun. Fasulye filizine tırmanan masal çocuğu gibi o azgın nemli bitki örtüsü içinden kendine yol açarak tepeye çıkıyorsun. Ve hava o kadar temiz ki, aşağı baktığında, ağustos sıcağında yüzlerce kilometre uzanıp giden terk edilmiş sekiz şeritlik dev bir otoyolun boş emniyet şeridine geyik eti seren ve mısır öğüten minicik insanlar görüyorsun."
İşte Kargaşa Projesi'nin hedefi bu, dedi Tyler, medeniyetin tasfiyesi. Derhal ve tamamen
"Geri dönüştürme, sürat limitleri, hepsi palavra," dedi Tyler. "Ölüm döşeğinde sigarayı bırakmaya benziyor bunlar."
Kendimi bok gibi hissettiğimi, dün gecenin beni hiç gevşetemediğini söyledim. En küçük bir tat alamamıştım. Belki de bu iş bir çeşit bağımlılığa dönüşmüştü. Dövüşmek insanı kesmez oluyordu ve belki artık dövüşü bırakıp daha büyük bir şeye yönelmem gerekiyordu.
Kargaşa Projesi fikri Tyler'ın aklına işte o sabah geldi.
Gerçekte neyle dövüşmekte olduğumu sordu Tyler.
Tyler'ın hep söylediği gibi hissediyordum kendimi, tarihin süprüntü ve kölelerinden biri olarak. Hayatta hiçbir zaman sahip olamayacağım bütün güzellikleri yıkıp yok etmek istiyordum. Amazon yağmur ormanlarını yakmak istiyordum. Uzaya klorofluorokarbon gazları pompalayıp ozon tabakasında koca koca delikler açmak istiyordum. Dev tankerlerin boşaltma vanalarını açmak, açık denizlerdeki petrol kuyularının kapaklarını kaldırmak istiyordum. Yemeye paramın yetmediği bütün balıkları öldürmek, asla göremeyeceğim Fransız kumsallarını kirletmek istiyordum.
Bütün dünyanın dibe vurmasını istiyordum.
O çocuğu yumruklarken aslında yapmak istediğim, sikişmeyerek türünü tükenmeye mahkûm eden her pandanın ve pes edip kendini karaya atan her balinanın, her yunusun alnının ortasına bir kurşun sıkmaktı.
Bunu türlerin yok oluşu olarak görmeyin. Eleman azaltımı gibi görün.
Binlerce yıldır insanoğlu bu gezegendeki her şeyin içine etmiş, her şeyi boka çevirmişti ve şimdi tarih benden herkesin pisliğini temizlememi bekliyordu. Boş konserve kutularını suyla çalkalamalı ve yassıltmalıydım. Kullandığım her benzin damlasının hesabını vermeliydim.
Ayrıca, nükleer atıkların, gömülmüş mazot tanklarının ve ben doğmadan bir kuşak önce atılmış çöplerin oluşturduğu zehirli yığınların faturasını üstlenmek zorundaydım.
Melek suratlının yüzünü bir bebek gibi, bir futbol topu gibi koltuğumun altına sıkıştırdım ve yumruklarımla yüzünü darmadağın ettim; dişleri dudaklarını delerek dışarı fırlayıncaya kadar. Sonra da, çocuk kollarımın arasından kayarak paçavra gibi ayaklarımın dibine yığılıncaya kadar dirseğimle devam ettim. Elmacık kemiklerinin üstündeki deri ezilip morarıncaya kadar.
Ciğerlerime duman kokusu çekmek istiyordum.
Kuşlarla geyikler gereksiz lükslerdir ve bütün balıklar su yüzüne vurmalıdır.
Louvre Müzesi'ni yakmak istiyordum. Elgin Mermerleri'ni balyozla parçalamak, Mona Lisa'yla kıçımı silmek istiyordum. Bu dünya benim dünyam artık.
Tyler önerileri okuyor ve komiteye ev ödevini veriyor.
Ertesi hafta aynı gün, Saldırı Komitesi'ndeki herkes, yenik çıkacağı bir kavgaya tutuşmuş olacak. Ve bunu dövüş kulübünde yapmayacak. Sanıldığından daha zor bir şey bu. Sokaktaki bir adam, dövüşmemek için ne mümkünse yapacaktır.
Burada amaç, sokaktaki herhangi birini, hayatında hiç dövüşmemiş bir adamı kavgaya kışkırtıp onu kulübe kazandırmak. Kazanma duygusunu hayatında ilk kez yaşamasını sağlamak. Adama patlama fırsatı vermek. Ağzınızı burnunuza dağıtmasına izin vermek.
Bunu becerebilirsiniz. Eğer adamı yenerseniz, çuvalladınız demektir.
"Bizim görevimiz," diyor Tyler komiteye, "hâlâ nasıl bir güce sahip olduklarını bu adamlara hatırlatmak."
"Sahip olduklarımı yok eden kurtarıcı," dedi Tyler, "benim ruhumu kurtarma savaşındadır. Bütün aidiyetleri yolumdan kaldıran öğretmen beni özgür kılacaktır.
"Fiziksel güçle ve mülkiyetle olan bağlarımı niçin koparıyorum?" diye fısıldadı Tyler, "Çünkü ancak kendimi mahvederek ruhumun gerçek gücünü keşfedebilirim.
"Felaket benim dönüşüm çizgimin doğal bir parçasıdır," diye fısıldadı Tyler. "Trajediye ve yok oluşa doğru bir dönüşüm."
"Yirmi dört yaşındayken," diyor Marla, "ne kadar hızlı düşebileceğin konusunda hiçbir fikrin yoktur; ama ben hızlı öğreniyordum."
İnsanlar ölmekte olduğunuzu sanırlarsa, bütün dikkatlerini size veriyorlardı.
Bu gün sizi son kez görüyor olmaları gibi bir ihtimal varsa, sizi gerçekten görüyorlardı. Çek defterleriyle ve radyo şarkılarıyla ve dağılmış saçlarıyla ilgili her şey pencereden uçup gidiyordu.
Bütün dikkatleri sizde oluyordu.