Onun gözünde çekmece gibiyim, kapıyor ve gidiyor. Döndüğünde herşey yerli yerinde
Unutuşun denizinde bir tek gemidir ikimizi de alıp giden.
Eğer orman canlıysa, ağaç ölse bile ölümsüz olduğunu bilir.
Ağlamayın Marie!
Gerektiği gibi, neşe içinde yaşamalı insan. Parası olduğu sürece şarkı söylemeli, dans etmeli, kafayı çekmeli. Ama insanca ölmeyi de bilmeli. Tavşanı yaraladığın zaman küçük bir çocuk gibi ağlar. Bir ağaç kestiğinde ses çıkarmadan devrilir. Ölümden korkmamak gerek. İnsan ödleğin biri değil, gerçek bir adamsa ölmek de bir iştir.
Altı tane küçük köpeğimiz vardı. Annem beş tanesini boğdu. Hepsine yetecek kadar süt bulamazmışız, öyle söyledi. Rene’nin yakında kızkardeşi olacakmış. Onların evinde de süt yokmuş. Herhalde Rene’nin kızkardeşini de boğacaklar. Ben küçükken evimizde çok süt vardı.
Bizim en iyi yanımız insanlarımız; bence önemli olan da bu. İnsan makine yapabilir ama insan yapabilecek makine düşünemiyorum.
(Vassia)Partizanların makinelileri takırdadı. Acemi partizan Paşa Kutas’da harekata katılıyordu. Sonradan Vassia ona sordu;
-Çok korktun mu?
-Evet dedi, Paşa.
-Önemi yok, olağandır. Alışacaksın… Benimde her keresinde ödüm kopuyor ama alıştım…
-Alıştınsa nasıl oluyorda yine korkuyorsun?
-Korkuya alıştım işte.
Adımı sordunuz? Bilmiyorum. Staritsalı bir genç kızım ben. Demiryolu köprüsünü uçurmaya beni iten şeyin ne olduğunu öğrenmek istiyorsunuz demek? Hanımeli ve kuşkirazıyla konuştum. Anamın mezarını ziyaret ettim. Bir sabah penceremde öten tarlakuşunun sesini duydum. İlk yaz yağmuru beni uyandırdı, tepemde trompet çalıyordu. Kalktım ve yola çıktım… Beni öldürebilirsiniz, hiç de güç bir iş değil. Köprü uçurmaktan çok daha kolay. Ama yarın bir başkası gelecek ve size “Ben Staritsalı bir genç kızım” diyecek…